Online Kumar Bağımlılığı ve Beynimiz
- Gökben Hızlı Sayar
- 16 Tem
- 6 dakikada okunur
Beyin öyle bir sistem ki; yeterince sık uyarıldığında gerçek ile hayal arasındaki fark zayıflamaya başlar. Özellikle tekrar eden, yoğun duygularla beslenen uyarılar karşısında beyin, “ne olması gerektiğiyle” değil, “o anda neyin iyi hissettirdiğiyle” ilgilenir. İşte kumar, tam da bu boşlukta devreye girer.
Parlak ışıklar, para kazanma umudu, kaybetme korkusuyla harmanlanmış o tuhaf heyecan... Bunların her biri, beynimizin ödül sistemi olan mezolimbik dopamin yolunu etkileyerek, kişide güçlü bir çekim alanı yaratır. Kazanma ihtimali bile dopamin salgılamaya yeterlidir. Bunu kazanmak değil, kazanmayı hayal etmek bile tetikler. Bu durum, zamanla zihinsel olarak oynamadığınız anlarda bile beyninizin kumarla ilgili düşünceler üretmesine neden olur.
Bu nedenle, kumar oynayan kişi çoğu zaman oynadığının sadece bir “şans oyunu” olmadığını, aksine bir hayatta kalma döngüsüne dönüştüğünü hisseder. Para kaybetse de, kazancın geleceğine olan inanç o kadar kuvvetlidir ki — beynin karar veren alanı olan prefrontal korteks adeta devre dışı kalır. Mantık susturulur, dürtüler konuşmaya başlar.,
Kumar oynayan kişi çoğu zaman bağımlı olduğunu kabul etmez. Çünkü bu bağımlılık, içten ve sinsi bir şekilde ilerler. Diğer bağımlılıklardan farklı olarak, burada kişi sosyal olarak işlevini bir süre daha sürdürebilir, çalışabilir, dışarıdan “normal” görünebilir. Ancak içeride, beynin kimyası çoktan değişmiştir.
Kumar bir süre sonra sadece oyun olmaktan çıkar. Kaybı telafi etme dürtüsüyle birleştiğinde, beyin “hayatta kalmak için yeniden oynaman gerek” mesajını üretmeye başlar. Artık mesele para değil; kendilik algısının, değersizlik duygusunun ve kontrol kaybının derinleştiği bir iç savaş halini alır.
Kumar bağımlılığı, insanın sadece parasını değil, zihinsel bütünlüğünü de yavaş yavaş tüketir. Çünkü bu bir irade meselesi değil, nörobiyolojik bir döngüdür. Yani kişi iradesiz olduğu için değil, beyindeki kimyasal sistem bu yönde şekillendiği için duramaz. Bu yüzden bu bağımlılığı sadece yasaklayarak ya da utanarak çözmek mümkün değildir. Bilinçle, destekle, anlayışla üzerine gidilmelidir.
Kumar Oynarken Beynimizde Ne Oluyor?
Kumar bağımlılığı denildiğinde çoğu insanın aklına sadece “kötü bir alışkanlık” gelir. Oysa işin aslı çok daha karmaşık ve biyolojik düzeyde işleyen bir döngüdür. Kumar, tıpkı madde bağımlılığı gibi beynin ödül sistemine etki eder. Ve bu sistemi bir kez devreye soktuğunuzda, artık mesele sadece para kazanmak değil — kazanma ihtimaliyle bile beynin kimyası değişmeye başlar.
Herhangi bir ödül ya da başarı anında, beynimiz dopamin adı verilen nörotransmitteri salgılar. Dopamin, “iyi hissetme” haliyle yakından ilişkilidir. Ne zaman bir risk alır, bir beklentiye girer ve sonunda bir ödül alırsak, dopamin devreye girer. Ancak önemli bir fark var: Beyin dopaminin neden salgılandığını pek ayırt etmez. Ona sadece “bu iyi hissettirdi” diye kaydeder. Bu yüzden, kişi o an kazanmasa bile, kazanma ihtimali bile dopamin salgısını tetikler. Yani oyunun kendisi, ödül kadar uyarıcı hale gelir.
İşte bu döngü zamanla bir bağımlılığa dönüşür. Çünkü beyin, tekrar tekrar aynı beklentiye girmeye başlar. “Belki bu sefer olur…” düşüncesi, mantığın değil, dopaminin sesidir.

Beyinde Neler Oluyor?
Bu süreçte, beynin farklı bölgeleri eş zamanlı olarak devreye girer ve aslında bizi ‘gerçeklikten uzaklaştıran’ bir iç kimya oluşur:
Amigdala uyarılır Amigdala, beynin duygusal merkezidir. Risk, heyecan, korku gibi duyguları işler. Kumar oynarken duyulan o “yüksek heyecan” hissi aslında amigdaladaki uyarımdan kaynaklanır. Bu da kişiyi gerçek tehditler yokken bile tetikte tutar.
Prefrontal Korteks devre dışı kalır Burası bizim “mantıklı karar veren”, plan yapan, riskleri değerlendiren beynimizdir. Ancak dopamin etkisi altında bu bölge yavaşlar. Sonuç? “Bir daha oynamayacağım” sözleri, sadece niyet olarak kalır; uygulama kısmı devreye giremez.
İrade gücü zayıflar Dopamin sistemindeki sürekli uyarım, bireyin dürtülerini kontrol etme yetisini zayıflatır. Bu nedenle kişi, kaybettiğini bile bile devam eder. Hatta bazen “kaybettikçe kazanma şansı artıyor” gibi irrasyonel inançlar geliştirebilir.
Zaman algısı bozulur Beyin sürekli uyarı alırken, “şimdi ve burada” duygusu silinir. Kişi saatlerce ekran başında oturduğunu fark etmez. Beden yorgun düşer ama zihin hâlâ “bir el daha” der. Bu, bağımlılığın en sinsi yönlerinden biridir.
Bilim Ne Diyor?
Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir beyin görüntüleme çalışmasında, kumar bağımlılığı olan bireylerin dopamin sistemi incelenmiş ve tıpkı kokain ya da alkol bağımlılığı olan bireylerdeki gibi dopamin reseptörlerinde bozulma saptanmıştır. Yani kumar, sadece psikolojik bir eğilim değil, nörokimyasal bir bağımlılıktır.
Ayrıca Cambridge Üniversitesi’nden yapılan bir araştırma, kumar bağımlılarının ödül geldiğinde beyinlerinin ventral striatum bölgesinde yüksek düzeyde aktivite gösterdiğini, ancak kayıp yaşandığında bu bölgenin yeterince yanıt vermediğini ortaya koymuştur. Yani bu bireyler için “kazanç” aşırı çekici hale gelirken, “kayıp” artık caydırıcı olmaktan çıkar.
Online Kumar: Erişimi Kolay, Kurtulması Zor
Bağımlılık artık yalnızca fiziksel mekânlarla sınırlı değil. Teknolojinin gelişimiyle birlikte kumar oynama alışkanlığı da evrildi. Artık bir oyun salonuna gitmeye gerek yok; telefonunuz, tabletiniz ya da bilgisayarınız aracılığıyla 7 gün 24 saat boyunca her an "şansınızı deneyebileceğiniz" bir platforma sahipsiniz.
İşte tam da bu yüzden online kumar, çağımızın en sessiz, en tehlikeli bağımlılıklarından biri haline gelmiştir.
Danışanlarım arasında gece uykudan uyanıp sessizce online bahis sitelerine girenler, telefonunda kumar uygulamasını saklamak için klasör isimlerini değiştirenler ya da kredi kartı limitlerini gizlice yükseltenler hiç de az değil. Bu insanlar kötü niyetli değil, zayıf da değil. Sadece çok iyi tasarlanmış bir bağımlılık sistemine karşı savunmasız kalmış bireyler.

Neden Online Kumar Daha Tehlikeli?
1. Gizlilik İllüzyonu
Online kumar çoğu zaman “kimse bilmiyor, görmüyor” inancıyla oynanır. Bu da davranışın daha kolay normalize edilmesine neden olur. Oyun fiziksel değil, dijital bir ortamda yapıldığında, kişi yaptığı şeyin ciddiyetini daha az hisseder. Ancak beyin için bu fark önemsizdir. Gerçeklik hissi bulanıklaşır.
Ne zaman oynadığını, ne kadar para harcadığını kimse bilmiyorsa... kişi de kendine "bir sorun yok" demeye başlar.
2. Sınırsız ve Anlık Erişim
Online kumarın en büyük tetikleyicilerinden biri, zamansızlıktır. Yani fiziksel bir sınırlama yoktur. Kumar salonları kapanabilir, ancak online siteler hep açıktır. Sabah işe gitmeden, akşam yatmadan önce, gece 3’te uyanıp... Her an yeni bir “el” mümkündür.
Bu sürekli erişim, beynin ödül arama devresini aktif tutar ve bağımlılık daha hızlı pekişir.
3. Sosyal İzolasyonun Derinleşmesi
Online kumar oynayan bireyler zamanla sosyal ilişkilerinden uzaklaşır. Arkadaşlarla buluşmalar azalır, aile bireylerinden gizlemeler başlar. O kişi zamanla yalnızlaşır ve bu yalnızlık, yeniden kumara yönelmeye neden olur.
“Kendini en yalnız hissettiğin anda, parmaklarının ucundaki kumar uygulaması sana bir çıkış gibi görünür. Ama aslında seni daha derine çeker.”
4. Borçlanma, Yalanlar ve Gizli Kaygı
Maddi kayıplar, başlangıçta küçük başlar ama hızla büyür. Kaybı telafi etme arzusu, “bir el daha” inadıyla birleştiğinde, kişi artık kazanmaktan çok borcunu kapatmaya çalışır. Bu noktada yalanlar devreye girer. Harcama gizlenir, kredi çekilir, hatta bazı durumlarda aile üyelerinin adına borç yapılır.
Birçok danışanım bu süreci şöyle tanımlar:
“Ben sadece kaybettiklerimi geri kazanmak istedim ama kendimi, hayatımı da kaybettim.”
Online kumar, dışarıdan sessiz ve zararsız görünebilir. Ama içeride çok güçlü bir nöropsikolojik döngü işletir. Bu döngü, kişiyi utanmaya, kendinden kaçmaya ve çoğu zaman destek istemekten çekinmeye iter.
“Sessizce oynanan bir oyun, zamanla hayatı sessizce yutar.”
Kumar bağımlılığı yalnızca oyunu bırakmakla sona ermez. Esas iyileşme, o boşluğu neyle dolduracağınızı öğrenmekle başlar. Eğer siz ya da bir yakınınız bu sessiz bağımlılıkla mücadele ediyorsa, yalnız değilsiniz. Gricevher olarak biz, online ve yüz yüze destek hizmetlerimizle bu yolculukta size eşlik etmeye hazırız.

Kumar Bağımlılığından Kurtulmak Mümkün mü?
Kesinlikle evet. Ancak bu kurtuluş, çoğu kişinin sandığı gibi sadece "güçlü irade"yle gerçekleşmez. Kumar bağımlılığı; duygusal, biyolojik ve davranışsal katmanları olan bir yapıdır. Bu nedenle iyileşme süreci de çok boyutlu bir destek gerektirir.
Kurtulmak mümkündür, ama bu bir savaş değil, şefkatli bir yolculuktur. Ve bu yolculukta doğru rehberlikle yürümek, en az yürümek kadar önemlidir.
1. Fark Et, Adlandır, Kabul Et
“Ben kontrol ediyorum, istersem bırakabilirim.” Bu cümle, bağımlılığın en sık kullandığı savunma mekanizmalarından biridir. Çünkü beyin, bağımlılığı bir "hayatta kalma stratejisi" gibi kodlamışsa, bırakmak tehditle eşdeğer hale gelir.
Oysa ilk adım, neyle karşı karşıya olduğumuzu dürüstçe kabul etmektir.
Bağımlı olmak zayıflık değildir. Aksine, bunu fark etmek cesaret ister.
“Bilinçli farkındalık, iyileşmenin ilk anahtarıdır. Adını koyabildiğiniz duyguyla çalışabilirsiniz.”
Kendinize şu soruyu sorabilirsiniz: “Bu davranışı gerçekten ben mi seçiyorum, yoksa bir dürtünün peşinden mi sürükleniyorum?”
2. Kurtuluş Planı Oluştur
Bağımlılık, genellikle bir boşluğu doldurmak için ortaya çıkar. Dolayısıyla kurtuluş da o boşluğu tanımakla başlar.
Şu sorular size ışık tutabilir:
Hangi saatlerde oynuyorum?
Ne zaman bu dürtü geliyor? (Öfkelendiğimde mi, yalnız kaldığımda mı?)
Hangi ortamlar ya da duygular beni tetikliyor?
Kendimi suçladığımda nereye sığınıyorum?
Bu sorulara verdiğiniz dürüst cevaplar, aslında kendi bağımlılık haritanızı ortaya çıkarır. Haritasını bilen, yönünü daha kolay bulur.
İyileşme sürecinde bu tür öz gözlem çalışmaları çok değerlidir. Çünkü bu sorular, sizi suçlamaya değil, anlamaya davet eder.
3. Psikoterapi ve Destek Alın
Kumar bağımlılığıyla mücadele bir zihinsel kondisyon işidir. Bilişsel davranışçı terapi (BDT) gibi bilimsel temelli psikoterapiler;
Kumar dürtülerinin nasıl çalıştığını anlamanızı,
Tetikleyicileri tanımanızı,
Alternatif davranışlar geliştirmenizi sağlar.
Aynı zamanda, bu terapilerde yalnızca bağımlılığı değil; onun altında yatan duygusal çatlakları da birlikte ele alırız: Travmalar, boşluk hissi, değersizlik, başarısızlık korkusu...
“Yalnız başına savaşmak kahramanlık değildir. Çünkü kahramanlık, ihtiyaç duyduğunda yardım istemek cesaretini gösterebilmektir.”
Gricevher Olarak Yanınızdayız
Bu yolculukta tek başınıza olmak zorunda değilsiniz. Gricevher’in deneyimli psikiyatrist ve psikolog kadrosu, bağımlılık alanında uzmanlaşmış ekibiyle sizin için burada. Online ya da yüz yüze terapi seçeneklerimizle, sizi yargılamadan, anlamaya çalışan, birlikte düşünen bir ekiple çalışabilirsiniz.
Bu döngüyü kırmak için bir adım atmanız yeterli. İlk adım bazen sadece bir görüşme talebidir. Biz dinlemeye, anlamaya ve destek olmaya hazırız.
“Her kurtuluş hikâyesi, bir yardım çağrısıyla başlar.”
Sağlıkla ve farkındalıkla kalın.
Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar

Yorumlar